Babylonstoren’u nasıl tanımlıyorsunuz?

Bahçesinde kaz sürülerinin dolaştığı, 3,5 hektarlık muazzam bahçelerle çevrili olan ve tam arkasını yasladığı dağ Babil Kulesi’ni andırdığı için Babylonstoren adını alan çiftliğimiz, doğaya dönme arzusuyla seyahate çıkanların mutlaka görmesi gereken bir yer. Üç yüz yıllık bir geçmişe sahip olan bu çiftlik, muntazam tasarımıyla klasik Fransız bahçelerini andırıyor. Yüzlerce çeşit bitkinin yetiştiği, tavukların serbest gezindiği, zeytin ağaçları gölgesindeki  muhteşem çiftliğimiz, Afrika’nın ortasında bir kültür mozaiği. Doğal yaşamın her adımda öne çıktığı, tarihi 1690’lara dayanan ve geleneksel bir Hollanda çiftliği olan Babylonstoren son derece samimi bir deneyim alanı.

Babil bahçelerinden esinlenen Afrika’nın arka bahçesi gibi olan Babylonstoren’ın peyzaj yaklaşımı nasıl gelişmiş?

Eski bir editör olan Karen Ross’un gerçek bir cennet bahçesine dönüştürdüğü Babylonstoren’ın 8 dönümlük bölümü, mimar Patrice Taravella’ya  emanet edildi. Ve Taravella, 500 yıl önce Cape yarımadasının kaderini belirleyen, Cape Town’un Afrika’nın tarım havzası olma özelliğinden ve Babil bahçelerinden yola çıkarak , bizi hem doğada hem de tarihte bir yolculuğa çıkaran bir bahçe tasarımı yarattı.. 300’den fazla bitkinin yer aldığı bahçelerin haricinde, bağlarda yetiştirilen Sprankel köpüklü şarabı da Babylonstoren’in imza üretimlerinden.

Babylonstoren'deki yaşamın benzersiz yanları neler?

Misafirlerimizi memnun eden, şaşırtan, hatta çiftlikten ayrıldıktan çok sonra dahi onlarda çeşitli yankılar uyandıracak deneyimler sunmaya çalışıyoruz. Üzüm bağlarından meyve ve sebzelere, arılardan nesli tükenmek üzere olan bitkilere, kokulu bitkilerden şifalı otlara, botanik bahçemizden elde edilen bitkileri spa’larımızda kullanmaktan eğitimli bahçıvanlarımız tarafından düzenlenen keşif yürüyüşlerine kadar pek çok detayla güzelleşen onarıcı bir yolculuk sunuyoruz. Güney Afrika’nın sonsuzluğa uzanan bağları, otelin eşsiz manzarası ve tüm bu güzellikleri paylaşan ekimiz, Babylonstoren'daki yaşamı unutulmaz kılıyor.

Bu kadar nadide güzelliğe sahip bir yerin ruhunu korumayı nasıl başarıyorsunuz peki?

Özel bir ekibin yardımıyla. Babylonstoren'de çalışan herkes, gerçekten işinin uzmanı. Yaşayan bir kütüphanemiz var: Botanikçiler, entomologlar, peynir yapımcıları, hatta bir müzecimiz dahi var! Babylonstoren'da çalışan herkes Güney Afrika’nın cömertliğine sahip. Çiftlikte tanıştığınız herkes bildiği her şeyi sizinle paylaşmak isteyecek.

Günümüzde lüks konukseverliğin özünün ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Babylonstoren, yavaş yavaş bağlantı kurabileceğiniz bir yer. Durmadan çalışan çiftliğinin enerjisi, manzarası, eski ile moderni harmalayan çağdaş mimari yaklaşımıyla doğal bir zenginlik sunuyor. Gelen misafirlerimizin kendilerini “topraklamalarını” istiyoruz. Çiftlik barajında yüzmelerini, spa’da vakit geçirmelerini, bahçemizden taze ürünlerle hazırlanmış yemekler yemelerini ve ellerinde bir kadeh şarapla gün batımını karşılamak üzere ikonik Babylonstoren tepesine yürümelerini istiyoruz. Lüks konukseverliğin özü, tüm bu deneyimlerin toplamı bizim için.

Röportaj SEVAL AKBULAK

Curated No.18'i satın almak için tıklayın.