arrow-left icon arrow-right icon behance icon cart icon chevron-left icon chevron-right icon comment icon cross-circle icon cross icon expand-less-solid icon expand-less icon expand-more-solid icon expand-more icon facebook icon flickr icon google-plus icon googleplus icon instagram icon kickstarter icon link icon mail icon menu icon minus icon myspace icon payment-amazon_payments icon payment-american_express icon ApplePay payment-cirrus icon payment-diners_club icon payment-discover icon payment-google icon payment-interac icon payment-jcb icon payment-maestro icon payment-master icon payment-paypal icon payment-shopifypay payment-stripe icon payment-visa icon pinterest-circle icon pinterest icon play-circle-fill icon play-circle-outline icon plus-circle icon plus icon rss icon search icon tumblr icon twitter icon vimeo icon vine icon youtube icon

Marcin Rusak

Marcin Rusak

Ailenin çiçekçilik geçmişi kendi pratiğini nasıl etkiledi?

Yetişkinliğe adım attıktan sonra aile geçmişim ve mirasımla ilgilenmeye başladım. Dedem, kendi kendini yetiştirmiş bir botanikçi ve girişimciydi; yerel pazara yönelik olarak gül, karanfil ve süs çiçeklerini yetiştirdiği başarılı bir iş kurmuştu. Onun hikayesi beni hala cezbediyor; bu durum kendi sanat pratiğime yön veren, merak uyandıran bir arayışa dönüştü. Anılarımda dedem gizemli bir figür. Sürekli meşgul, erişilmez ve orkidelerine takıntılı bir bilim insanı gibiydi; onları melezleyerek yeni türler yaratmaya çalışırdı. Onu anlamaya, ona yeniden bağlanmaya çalışıyorum, çünkü içindeki o tutkunun aynısını kendimde de hissediyorum.

Sanat pratiğinin merkezinde doğa ve zaman var. Bu iki kavramla ilişkin zaman içinde nasıl evrildi?

Benim için önemli olan meseleleri çiçekler aracılığıyla ifade edebileceğim fikri, beni her zaman büyüledi. Çünkü çiçekler evrensel bir dil sunar; tarihte ve maddi kültürde derin köklere sahiptir. Kesme çiçek endüstrisini araştırdıkça, bildiğimiz anlamdaki çiçeklerin aslında büyük ölçüde manipüle edilmiş nesneler olduğunu fark ettim. Bu, bir dizi çelişkili kural ve varsayımla şekilleniyor. Örneğin, vazo ömrünü uzatmak için çiçeğin kokusunu azaltmak ya da tamamen yok etmek gerekir, çünkü koku üretimi bitkiden çok fazla enerji çeker. Bu yüzden marketlerden alınan güllerin neredeyse hiç kokusu yoktur; oysa bahçelerimizde serbestçe büyüyenlerin yoğun bir aroması vardır. Zamanla doğaya farklı bir gözle bakmayı öğrendim. Hala kesme çiçek sektörünün doğa manipülasyonu ve ekonomik yönü ilgimi çekse de son zamanlarda doğanın insan elinden uzak, iyileştirici ve ruhani boyutuna daha fazla odaklanıyorum. Kontrolsüz büyüme ve vahşi doğa
beni derinden etkiliyor; ormanlarda ya da dağlarda, doğanın kendi halinde süregiden varlığında ilham ve huzur buluyorum. Eserlerimi birer zaman kapsülü gibi görmeyi seviyorum. Onları edinen kişilerin bu eserlerin birer koruyucusuna dönüşeceğine inanıyorum; ister gelecek kuşaklara aktarılsınlar, ister yavaş ve kaçınılmaz bir dönüşüm süreciyle yaşlanıp değişime uğrasınlar.

Kalıcılığı düşündüğünde, bu daha çok bir nesnenin ömrüyle mi ilgili, yoksa geride bıraktığı izle mi ilgili? 

Yarattığımız her şeyin bizden sonra geride kalması gerektiğine inanmıyorum. Bu yüzden ürettiğim işlevsel parçalar, heykeller ve yerleştirmeler ya kalıcı olacak şekilde ya da tıpkı etrafımızdaki doğal unsurlar gibi yavaşça yok olacak şekilde tasarlanıyor. Bu yaklaşım, etrafımızı saran maddi dünyaya dair önemli bir meseleye; değerin, süslemenin/estetiğin ve maddi nesnelere duyduğumuz duygusal bağın anlamına dikkat çekmemi sağlıyor.

Eserlerin sıklıkla “çürüme” ve “koruma” ikiliğini araştırıyor. Bu iki zıt güç arasında nasıl bir denge kuruyorsun?

Her projede bu iki bileşen veya kuvvet birbirini tamamlar ve geçiciliğin geniş eksenini kapsar. Stüdyoda geliştirdiğim malzemelerde gözlemlediğim yaratım ve çürüme döngüsünü çalışmalarımda yeniden yaratmaya çalışıyorum.

Doğal malzemelerle çalışırken estetikten önce gelen etik bir çerçeve ya da kişisel bir felsefen var mı?

Bence her iki bileşen de eşit derecede önemli ve birini diğerine göre yargılayamazsınız. Sonuçta, bir nesnede güzellik veya değer bulamazsak, ondan er ya da geç kurtulma olasılığımız artar. Ancak çalışmalarımın estetik yönü, genellikle maddesellikle ilgili deneylerimden kaynaklanır. Daha önce de belirttiğim gibi, kullandığım malzemelerin doğal şekilde yaşlanmasını gözlemlemeyi seviyorum; bu belki yozlaşmış bir yaklaşım gibi gelebilir ama çürümenin estetiği beni gerçekten büyülüyor. Kontrolü bırakmak da stüdyodaki deneysel sürecin bir parçası.

Gerçek çiçeklerin reçinede korunduğu Flora serin, doğanın zaman içindeki dönüşümünü yeniden yorumluyor. Bu süreci zamana direnmenin bir yolu olarak mı, yoksa bir koruma eylemi olarak mı görüyorsun?

Flora Temporaria, şu ana dek geliştirdiğim ve işlevsel işlerimde kullandığım en başarılı malzeme. Aslında bitkilerin yavaş yavaş çürüyüşünü sabit ve değişmeyen bir materyal içinde muhafaza etme arzusuyla ortaya çıktı. Başlangıçta bitkileri zamanla tüketecek bakterileri bu reçinenin içine enjekte etmeyi düşündüm, böylece geriye yalnızca ışıkla dolan gümüş rengi boşluklar kalacaktı. Ancak pigment ekleyerek yaptığım deneyler bu fikri tamamen değiştirdi. Sonuçta hem dekoratif hem sembolik anlamı olan bir materyal ortaya çıktı. Reçine içindeki çiçekler hala değişime açık, güneş ışığına maruz kaldıklarında renkleri solabiliyor. Fakat bu süreç çok yavaş ve neredeyse fark edilmez düzeyde.

Röportajın tamamı No.30 sayısında!

Röportaj Seval Akbulak

Read more

Alexander May

Alexander May

Christian Pellizzari

Christian Pellizzari

Laleh Amir Assef

Laleh Amir Assef

Your Cart

Your cart is currently empty. Click here to continue shopping.