Teoman
David Bowie, "İnsan yaşlanınca olması gerektiği gibi oluyormuş" der. Bu cümlenin sendeki karşılığı nedir?
Kendimi eski halimle karşılaştırdığımda daha makul biriyim ve hayatı daha rasyonel görüyorum artık. İnsan gençliğinde yaptığı işe, sanat dünyasına ya da dünyadaki diğer kavramlara daha fazla anlam atfediyor. Yaş ilerledikçe o kavramların hepsinin o kadar önemli olmadığını görüyorsun ve ne yapman gerektiği üzerine düşünmeye başlıyorsun. Bugün, daha fazla şarkı yapmama gerek olmasa da stüdyoya gidip kendime oyun alanı yaratmam bundan kaynaklanıyor.
Son zamanlarda en çok özlem duyduğun şey nedir?
Kızımla ve arkadaşlarımla vakit geçirmekten keyif alıyorum. Olmadığında özlem duyduğum şeyler bunlar hayatta. Bir de nereye gidersem gideyim hemen Cihangir’e dönmek istiyorum. Pek çok şeye karşı özlem hissetmiyorum çünkü küçük şeylerden zevk alıyorum.
Şehir ile olan ilşkin nasıldır?
Dünyada yaşamak ya da görmek istediğim başka bir yer yok açıkcası. Çok mekan değiştirmeyi seven biri değilim. Çok az ihtiyacı olan biriyim hatta; olduğum yer bana yetiyor.
Her zamanın bir ruhu olsa da senin kendini ait hissettiğin yıl bizi nerelere götürür?
İnsan gençliğini daha eğlenceli ve tasasız hatırlıyor. Bu durum aslında zamanın öyle oluşuyla ilgili değil, senin ona verdiğin tepkiyle ilgili bir şey. 90’ların sonunda çok eğleniyorduk ve kariyerimin yükselme evresindeydim. İnsan o dönemde fazla haz duysa da sonradan durumu kanıksıyor.
İkonik rock star’ların yükseldiği yıllarda yaşamak istemez miydin yani?
İstemezdim; çağımızın konfor anlayışını seviyorum.
Rock star personan ile gündelik halin arasında ne gibi farklılıklar var?
Eninde sonunda rock star’lık sahneye çıktığın teatral bir rol ama o rolü oynaması da zevkli! Ben sahnede çok heyecanlanan ya da strese giren biri değilim. Eğer gerçekten o moda girebiliyorsam çok eğleniyorum. Tek sorun, o duyguya yükseldikten sonra otel odasına gidip sakinleşmek ve uykuya geçmek… Çünkü duygusu çok yüksek bir rolden çıkıp başka bir role geçiyorsunuz.
Günlük rutininde de çok koşuşturmayı seven biri değilim. Günümü sakin geçirmeye çalışıyorum çünkü artık uzun çalışma saatleri bana uygun değil. Eskiden böyle değildim, çok değiştim. Gün içinde hiçbir şey yapmadan zaman geçirmeye ihtiyacım var; spora gitmek, saunaya gitmek, anneme gitmek ya da kafelere gitmek iyi geliyor. Bu söylediğim şeyler rock star imajı çizmese de rock’n roll takılıyorum hala… Gençliğimde her şey iç içe geçmiş haldeydi; şu an o yaşam tarzı bana fazla geliyor. Onun dışında günümü renklendirmek için başka şeyler de yapıyorum. Stüdyoya gidiyorum mesela, hatta şarkılarımı sırf stüdyoda vakit geçirmek için yazıyorum. Şu an aklımda birbirinin tam tersi olan iki yeni fikir var. Bu fikirlere ihtiyacım olmasa da o süreçten keyif alacağımı bildiğim için yapmaya devam edeceğim.
İnsanın hep üretmeye dair olan duygusunu yoğun yaşayanlardan mısın?
Benim ticari başarımı yükseltmeye ihtiyacım yok aslında. Hatta bazen bu stüdyoya girme işini biraz tuhaf buluyorum; çünkü aylarca sürebilecek bir çalışmaya giriyorum, bunun karşılığında hiçbir şey kazanmayabiliyorum, hatta kendi cebimden para veriyorum ama sonra kendimi şöyle ikna ediyorum: Sen bir sanatçısın ve üretmeye ihtiyacın var! Gitmek istediğim bir yer oluyor kafamda, iş bitince hazzı da bitiyor çoğu zaman. Sanırım sürecin kendisini seviyorum.
Nedir o iki yeni fikir?
Bir tane jenerik hit yazmak istiyorum. Gitarı alıp çalmasam da dizelerini yazdım. Stüdyoya girip biraz oyun oynacağız. Eğer jenerik güzel bir rock hitine doğru giderse, o bize ekstradan çalabileceğimiz, insanları eğlendirebileceğimiz bir şarkı sunmuş olacak. Diğeri ise daha uzun soluklu bir proje ama ne yapacağımı hala tam olarak bilmiyorum. Aşağı yukarı bir başlangıcı var elbette, davulun baskın olduğu bir albüm projesi. İki tane şarkı sözü yazdım; alternatif ve deneysel bir iş olacak.
Bununla birlikte fazla hit şarkısı olan bir insanım ve bu başa bela! Bir şarkı yapmanın süreci hoşuma gidiyor ama işin ticari anlamda başka dinamikleri de var. Ben şu an konser taleplerinin hepsini karşılayamıyorum. Çok fazla konser isteği var; o yüzden ayda dört, beş konser yapıyorum ve bunu sürdürmeye gayret gösteriyorum. Bir de çok fazla konser yapınca işimin manasını kaybediyorum, hiç yapmayınca da işe yaramaz gibi hissediyorum. Bu yüzden denge kurmaya çalışıyorum.
Röportaj Seval Akbulak
Fotoğraf EMRE GÜVEN Kreatif Direktör ÖZGE SARIKADILAR Moda Editörü KANER KIVANÇ Fotoğraf Asistanı ÖMER ÇETİNER Moda Asistanı FURKAN ÇELİK Saç YILDIRIM BOZÜYÜK Makyaj SÜLEYMAN AKGÜL Saç Asistanı MEHMET İYİ Gitarlar ve ses sistemleri için ZUHAL MÜZİK'e Koltuk için MOZAİK'e teşekkür ederiz.
Röportajın tamamına erişmek ve Curated Magazine No.25’i satın almak için tıklayınız.