arrow-left icon arrow-right icon behance icon cart icon chevron-left icon chevron-right icon comment icon cross-circle icon cross icon expand-less-solid icon expand-less icon expand-more-solid icon expand-more icon facebook icon flickr icon google-plus icon googleplus icon instagram icon kickstarter icon link icon mail icon menu icon minus icon myspace icon payment-amazon_payments icon payment-american_express icon ApplePay payment-cirrus icon payment-diners_club icon payment-discover icon payment-google icon payment-interac icon payment-jcb icon payment-maestro icon payment-master icon payment-paypal icon payment-shopifypay payment-stripe icon payment-visa icon pinterest-circle icon pinterest icon play-circle-fill icon play-circle-outline icon plus-circle icon plus icon rss icon search icon tumblr icon twitter icon vimeo icon vine icon youtube icon

Daniel Arsham

Daniel Arsham

Mimari, film, performans, heykel... Sanat pratiğinizde sınır yok gibi görünüyor. Sanat anlayışınızı ifade eden pratikler her zaman bu denli çeşitli miydi yoksa zaman içinde mi gelişti?

Her zaman birçok farklı disipline ilgi duydum dolayısıyla çalışmalarım oldukça çeşitliydi. Çocukken fotoğrafçılığa ilgi duyuyordum ve bu ilgim beni mimarlık okumaya itti. Mimarlığı bir kariyer olarak düşünmeye başlamıştım ancak işin içerisindeyken bu alanın sınırları esnetilemeyen bir format olduğuna kanaat getirdim. Sanat pratiğim her zaman farklı formlarda kendini gösterdi ama odağım hiç değişmedi. Sanatın dallarını fikre ulaşmanın farklı araçları olarak gördüm.

Disiplinlerarası çalışan bir sanatçı olmanıza rağmen mimariyi her zaman odağınızda tutuyorsunuz. Mimariye ilginiz ne zaman başladı?

Mimarlık çocukluğumdan itibaren ilgimi çeken bir alandı. Çocukluk evimin kat planlarını çizdiğimi hatırlıyorum ve bu çizimlerin beni nasıl iki boyutlu artikülasyon üzerinden mekan kavramını sorgulamaya ittiğini. Bir sanatçı olarak, mimariyi bir sergi deneyimine benzetiyorum. Bedenin nasıl hareket ettiği, ışığın nasıl değiştiği ve bir mekanın içinde barındırdıklarına yararlı bir zemin oluşturabilecek ortamı nasıl sağladığı gibi.

Markalarla iş birliği yaparken nasıl bir yol izliyorsunuz?

Dior ile gerçekleştirdiğim iş birliği üzerinden konuşacak olursam; markanın tarihine, kökenlerine bakarak, arşivlere başvurarak ve bulduklarımı işimle ilişkilendirerek detaylara odaklandım. Bir marka ile çalıştığımda veya bir sergiyi tasarlarken de aynı şekilde ilerliyorum.

Dior Saddle Bag 90’lı yıllardan bugüne dek gelebilmiş önemli tasarımlardan biri. Bu kadar dikkat çeken bir tasarımın alışılageldik formatının dışına çıkmasına katkıda bulunmak sizin için en ifade ediyor?

Dior Saddle Bag bugüne dek bir kadın çantası olarak tasarlandı. Kim Jones Dior’un erkek koleksiyonunun kreatif direktörlüğünü devraldığında, Saddle Bag modeline farklı bir şekilde yaklaşılabileceğini, Kim’in de inanacağı bir tasarım yaratılabileceğini fark ettim. Stüdyoda bu konuya dair çok fazla araştırma yaptım ve nihayetinde Saddle Bag yeni bir tasarıma kavuştu.

Kim Jones ile çalışmak nasıldı? Oldukça benzersiz bir vizyona sahip. Üstelik pek çok yönden de benzeşiyoruz. Hemen hemen aynı çağda büyümüşüz diyebilirim. Bu sebeple bir spor ayakkabı veya bir sanat eseri söz konusu olduğunda aynı referanslara başvurduğumuz oluyor. Bu iş birliğinde de Kim, sahip olduğu deneyimi ortaya koydu. Gitmek istediğim yön konusunda hep destekçi oldu; hem istediğim materyallere hem de prensiplere uygun olarak projeyi gerçekleştirmek için çok vakit harcadı. 

Röportaj DERİN ÖVGÜ ÖĞÜN Fotoğraf MOSAIC ART FOUNDATION

Curated No.7'yi satın almak için tıklayın.

Read more

Taner Ceylan

Taner Ceylan

Dylan Don

Dylan Don

Your Cart

Your cart is currently empty. Click here to continue shopping.