Dila Myrianthopoulos
Çocukken en çok neyi düşlerdin?
Bulutlardan bir şehir vardı kafamda tasarladığım. Orada yaşadığımı hayal ederdim. Birbirlerine bağlı, ayrı ayrı bulutçuklardan oluşuyordu. Konusuz resim çizmemiz istendiğinde hep onu çizdiğimi hatırlıyorum.
“Masada olmak” deyince aklına ilk neler geliyor?
Sevdiğim insanlarla beraber olmak. Özenle kurulmuş bir sofra, iyi malzemelerle yapılmış bir yemek ve mutluluk.
Baron Venüs’ün hikayesi nasıl başladı?
İlk çocuğum Baron’un doğumuyla başladı. Değişen ihtiyaçlarım için üretmeye başladım. Baron’un ihtiyaçları için eve alınacak, ikimizin de keyif alacağı parçalar üretmeyi arzu etmemle başladı her şey. Baron bebekken ilk nevresim takımını yaptım. Üzerine renkli saten güller işlemiştik annemle. Baron’un katı gıdaya geçerek soframıza katılmasıyla, günlük yaşantımız daha da renklendi. Akşam yemeği için bir araya geldiğimiz sofra da ayrı bir önem kazandı. Sofrada beraber geçirdiğimiz zaman günün en sevdiğim zamanlarından biri oldu. Böylelikle, yetişkinlerin masa kurarken ve kullanırken keyif aldığı, ancak çocuklar için de uygun olan bir sofra koleksiyonu fikri doğdu.
Bir koleksiyon fikri Baron Venüs’te nasıl şekilleniyor ve yaratım süreci nasıl ilerliyor?
Teknik olarak, “First Supper” koleksiyonunu hayata geçirmeden önceki ilk adımda araştırma sürecine girdim. Masa ritüeli, kültürü ve etiketini araştırdım. Çocukların geçmişten günümüze masadaki yerini, değişen yemek yeme adetlerini ve kullandıkları sofra ürünlerini inceledim. Daha sonra üretim materyalleri ve tekniklerini araştırdım. Skeçlediğim taslaklar üçboyutlu çizildikten sonra prototipleri üretildi ve böylelikle ürünlerin ergonomisini test ettik. Porsiyonlar, formlar, küçük ellerin ürünleri nasıl kavradığı, çatal kaşığın ağızla oranı gibi detaylar bizim için çok önemliydi. Bu aşamadan sonra da bu ürünleri en iyi şekilde üretebilecek atölyeleri araştırdım Numuneler yapıldı. Numuneler üzerindeki değişiklikler, yeni numunelerle revize edildi. Ve fikrimiz bu şekilde hayata geçmiş oldu.
Baron Venüs’ün olmazsa olmaz elementleri neler?
Doğal, gerçek, kaliteli malzemeler, yüksek el işçiliği, gündelik hayatımızı sıra dışı ürünlerle kutlama arzusu.
Çocuklar için gerçek bir deneyim yaratma dürtüsü sana neler öğretiyor?
Gerçek deneyim yaratma arzusu, çocukların yetişkinlerden kopya çekerek öğrenme dürtüsünden geliyor. Sofra ritüeline baktığımızda, çocuklar yemek yemeyi, sofrada nasıl davranmaları gerektiğini, masa etiketini yetişkinlerden öğreniyor. Ve yetişkinler gibi yiyebilme becerisi kazanmaları da aslında öz yeterliliklerine katkı sağlıyor. Ben de bu tip deneyimleri olabildiğince “gerçek ”tutmaya çalışıyorum. Bu yüzden de sofra koleksiyonunda “gerçek” malzemeler kullanmak benim için çok önemliydi. Mesela çocukların suyun gerçek tadından haz etmesi için cam bardak kullanımı çok önemli; çünkü cam suyun tadını değiştirmeyen tek malzeme
Röportaj SEVAL AKBULAK
Curated No.21'i satın almak için tıklayın.