Sevan Bıçakçı
12 yaşındayken Hovsep Çatak’ın atölyesinde çalışmaya başladığınızı biliyoruz. O zamanlar sizi bu işin içine çeken neydi?
Fazla hareketli bir çocuktum ve okuldaki halim pek parlak gözükmüyordu. O zamanlar babamın benimle ilgili neden kaygılandığını iki çocuk babası olarak ancak şimdi anlayabiliyorum. İyi bir gözlemciydi rahmetli babam. Bardağın dolu tarafına bakıp; okul dışındaki sosyal becerilerime ve genel el hakimiyetime alan açmak adına beni Hovsep Usta’nın yanına çırak veren de odur. O çocuk halimle, hele ki o zamanlar, hayır deme lüksüm yoktu elbette. Öte yandan, nice gözlem, nice düşünce üzerine yaptığı bu yönlendirme için rahmetli babamı hep minnetle anarım. O zamanlar hem arkadaşı, hem de apartman komşumuz Hovsep Usta çok şefkatli ve düzgün bir insandı. Bir başka ustanın yanında aşırı merakım ve hareketliliğim yüzünden dayakla eğitilmeye çalışılan, yetenekleri artacağına körelen çıraklardan biri olur çıkardım belki. Beni gerçekten anlamaya çalışmış ve özellikle Hovsep Usta’yı seçmiştir babam.
2002’de çıkardığınız ilk koleksiyondan bugüne dek neler değişti, neler baki kaldı?
Temel felsefe aynı, yani el işçiliğine dayanan, tüm katmanlarıyla kültürümüzden beslenen, rekabet endişesiyle aceleye getirilmemiş, simgesel özellikleri öne çıkan, eşsiz parçalar tasarlamaya devam ediyoruz. 18 yıllık yolculuk zarfında bu amaca hizmet edecek bir sürü yeni teknik geliştirdik. Dolayısıyla, malzeme ve işçilik açısından günümüzde ortaya koymakta olduğumuz işler eski günlere kıyasla daha karmaşık.
Anadolu, Bizans ve Osmanlı’nın zengin kültürü ve tarihinden, mitlerden ve masallardan ilham alıyor, mücevherlerinize işliyorsunuz. Bu anlamda İstanbul’un sizin için çok ayrı bir yeri olmalı. İstanbul, size neler anlatıyor? Sonsuz bir temas ve kaynaşma durumunu, kültürel zenginliği anlatıyor. Kimler gelmiş, kimler geçmiş ve daha neler neler olacak... Benim için dünyanın en katmanlı ve heyecanlı yeri İstanbul’dur ve mücevherim de aynen öyle olsun isterim.
İstanbul’da size en çok ilham veren yer neresi?
Aslında tamamının verdiği ilham benim için çok değerli. Buna rağmen illa ki tek bir mekan veya bölge seçmem gerekiyorsa Kapalıçarşı derim. Hayatımın neredeyse tamamı bu muhteşem zaman makinesinin içinde geçti. Sayesinde meslek öğrendim, küçük yaştan itibaren hem geçmişle ilgili, hem de geleceğe yönelik hayaller kurdum, dünyanın her köşesinden insan tanıma şansım oldu, ufkum genişledi.
Röportaj ELİF BAYRAM Fotoğraf MICHAEL SCHOENGRAM
Curated No.9'u satın almak için tıklayın.