VERONIQUE VIAL
Veronique Vial'ın çocukluğuna ışınlansak, nasıl kareler görürüz?
Veronique Vial’ın çocukluğuna ışınlansaydınız, mutlu, utangaç ve hayalperest bir kız çocuğu görürdünüz. Doğanın içinde vakit geçiren çevresindeki dünyaya neşe ve hayranlık besleyen birisi karşınızda olurdu.
Fotoğraf sanatına olan yolculuğunuz nasıl başladı?
18 yaşındayken bana hayat hikayesini anlatan yaşlı bir fotoğrafçıyla tanıştım. Onun maceralarına o kadar kapıldım ki, kendim de fotoğrafçı olmaya karar verdim; fotoğrafçılığın yaşam tarzına ve üretim şekline çekildim.
İlk fotoğraf makineniz ne zaman oldu?
19 yaşındayken, babam bana bir Hasselblad fotoğraf makinesi almıştı.
Satın aldığınız ilk fotoğraf neydi ve hala duruyor mu?
İlk satın aldığım fotoğraf bir Paolo Roversi eseriydi ve onu hala saklıyorum.
Eğer şimdiye kadar var olan bir fotoğrafçıyla çalışma şansınız olsaydı bu kim olurdu?
Britanyalı fotoğrafçı Tim Walker ile çalışmayı çok isterim; onun şiirsel bakış açısını ve hayal gücünü çok beğeniyorum.
İşinizin arkasındaki yaratıcı süreci nasıl tanımlıyorsunuz?
İşim oldukça dürtüye dayalı hareket ediyor. Ne aradığımı biliyorum ve atmosferi yaratmaya odaklanıyorum. Duyguları ortaya çıkarmayı hedeleyip çıkarttığım anda da makinem ile yakalıyorum.
Bu sektör kapsamında hala çok geleneksel bulduğunuz yaklaşımlar var mı?
Teknik olarak, hiçbir şey zorlayıcı değil; problemleri çözmek heyecan verici. Asıl zorluk, doğru duyguyu doğru kompozisyonda yakalamak. Duyguyu algılamakta kompozisyonu mükemmelleştirmekten daha iyi olduğuma inanıyorum. İşim daha çok atmosfer ve duygularla ilgili ilerliyor. Kompozisyonu mükemmelleştirmektense karşı tarafın duygusunu anlamayı daha anlamlı buluyorum.
Aklınızdan çıkmayan bir fotoğraf çekiminiz var mı?
Bazı fotoğraf çekimleri diğerlerinden kesinlikle daha zorlayıcı geçti. Amerikalı oyun yazarı Arthur Miller'ı, Toronto'da bir kış gecesi fotoğrafladığımı hatırlıyorum. Konuşma yapmak için oradaydı ve sonrasında da bir uçuşu vardı. Otele girdiğimde, bana bakarak "Sana bir dakika veriyorum, beni rahatsız etme" dedi. Henüz genç ve utangaçtım, kameram zaten filmle doluydu. Hızla fotoğrafını çektim ve ayrıldım; çekimlerin değerli olup olmadığını bilmeden. Stüdyoya koştum ve şans eseri kare temiz çıktı. Fotoğraftan bile huysuzluğunu görebilirsiniz.
Hem geçmişten hem de günümüzden modada en sevdiğiniz trendler neler?
Moda trendlerinde 1950'lerin New Look'u, 1990'ların minimalist stili ve 2010'ların athleisure trendini seviyorum.
Röportaj: Seval Akbulak
Röportajın tamamı No.27 sayısında!