Christophe LeBo
Çiçekler çağlar boyunca Monet, Renoir ve Christian Dior gibi birçok sanatçıya ve moda tasarımcısına ilham kaynağı oldu. Çiçeklerde kokuları dışında, size ne ilham veriyor?
Doğanın zarafeti, çiçeklerin değişkenliği de benim için ilham kaynağı. Bence çiçekler hayatı yansıtıyorlar.
Favori çiçeğiniz hangisi?
Cevaplaması çok zor bir soru ama bir seçim yapmam gerekirse gül ve şakayık.
Bir kokunun görselliğinin, onu algılama şeklimize etkisi var mı?
Kesinlikle var! Sanki çok değerli bir mücevherin kutusu gibi özel bir kokunun şişesinin de özel olarak tasarlanıp üretilmesi gerekir.
İlk kullandığınız parfüm hangisiydi?
Guerlain’den “Habit Rouge.’’
Her sıktığınızda sizde özel duygular uyandıran kokular arasında hangileri var?
Anneannem beni kollarına aldığında hep içimi ısıtan pudra kokusu çocukluğumdan burnumda kalan biriz. O kadar güzel bir bahçesi vardı ki çiçeklerden muhteşem kokular gelirdi. Bana miras bıraktığı bu özel bahçeyi daha da güzelleştirerek canlı tutmaya çalışıyorum.
Güzel Sanatlar Fakültesi’nden sonra sizi moda tasarımcısı olmaya iten şey neydi ve zanaatınızı nasıl geliştirdiniz?
Çocukluğumun çok erken yaşlarında modaya ilgi duymaya başladım. Her zaman güzel resimler, gravürler ve mankenlerden büyülendiğimi hatırlıyorum. Anneannem ile annemin elbiselerini dikmek için evimize özel bir terzi gelirdi. Provaları kaçırmadan, onlarla beraber olup izlediğimi hatırlıyorum. Dolayısıyla beni Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okumaya yönlendiren şey, modaya gelişen ilgim oldu.
Sizi tanımlayan bir başka disiplin de resim... Resim yapma yeteneğinizin yaratım sürecinize nasıl bir etkisi var?
Benim için süreç öncelikle zihnimde başlıyor. Kafamda renkleri, formları canlandırıyorum daha sonra onları tuvalime yansıtıyorum. Ardından hazırladığım koleksiyona çizdiğim desenleri aktarıyorum. Tüm bu disiplinler benim için iç içe geçmiş durumda ve her biri diğerini besliyor; kullandığım temaların hepsi birbirine bağlı.
Christophe LeBo markasının arkasında nasıl bir hikaye var ve ne gibi teknikler kullanarak üretim yapıyorsunuz?
Kariyerime önce sinema ve tiyatro dünyasında styling yaparak başladım. Etrafımdaki sanatçılar ve oyuncuların da beni yüreklendirmesiyle, kendi markamı kurma macerasına atıldım. Önümüzdeki temmuzda LeBo Couture markasının 30.senesini kutlayacağız. LeBo Couture’ün her zaman aynı çizgide bir tarzı oldu ; uçuş uçuş rengarenk kumaşlardan oluşan, akşam üstü rüzgarıyla geceye açılan, oradan Cannes Film Festivali merdivenlerine uzanan zarif kadınların hikayesi gibi... Koleksiyonlarımı üretirken her zaman el işçiliğini ön planda tuttuğum için, küçük ölçekli atölyelerle çalışmaya özen gösteriyorum.
Röportaj SEVAL AKBULAK
Curated No.22'yi satın almak için tıklayın.