Gabriele Salini
Konaklama endüstrisine girmeye nasıl karar verdiniz?
İtalyan misafirperverliğinin hakim olduğu, oldukça geniş bir ailenin parçasıydım. Evimize gelen misafirleri karşılamaya her zaman hazır olduğumuz anlamına gelen "masaya bir sandalye ekle" motto’suyla büyüdüm. Bu cümle, misafire bakış açımızın özeti gibiydi. Bütün bu değerlerle büyümenin mesleki hayatımda ve gelişimimde önemli bir yer tuttuğuna inanıyorum. İtalya'nın ilk konsept otellerinden biri olan Palazzina G Venice'i kurma fikri, şu an çok yakın arkadaşım olan Emanuele Garosci’yle yollarımızın kesişmesiyle başladı. Bu tanışma, otelcilik sektöründeki kariyerime yön verdi diyebilirim.
Otelcilik sektöründe bir efsane olarak anılıyorsunuz. Bunun sırrı nedir? Yeni markanız için nasıl bir vizyonunuz var?
Ödül almak beni mutlu ettiği gibi, sahaya olan bağlılığımı ve tutkumu da artırıyor. Her zaman gerçek bir seyahat deneyimi kurgulama vizyonuyla yola çıkıyorum. “Bu ev bir otel değildir” sloganının izinde; otantik, samimi ve tutkuyla devam etmeyi planlıyorum. Tüm zorluklara rağmen… Bir sonraki projemin adıysa; Casa Caracalla. Hem lokallere, hem de turistlere hizmet verecek; ziyaretçilerin eski Romalıların icat ettiği “refah fikriyle” derinden bağ kurabilecekleri kentsel bir dinlenme alanı tasarlıyoruz. Burası aynı zamanda bir kulüp işlevine de sahip olacak.
17. yüzyıla ait G-Rough ve Palazzo Daniele gibi Roma’da bulunan tarihi mekânlarda çalışmanın zorlukları oluyordur diye tahmin ediyorum.
Neoklasik tarzda 1861 yılında inşa edilen Palazzo Daniele, İtalyan mimar Domenico Malinconico’nun peyzaj çalışmaları sonucunda Akdeniz karakteristiği kazandı. GS Collection tarafından yeniden şekillendirilen ve tasarlanan bu mekânda, hem 19. yüzyıl ihtişamını, hem de minimalizm etkilerini görebilirsiniz. Burası, çağdaş sanatın bütün eklektik özelliklerini taşıyor. Ünlü Piazza Navona meydanının hemen yanında, 17. yüzyıldan kalma bir sarayda gizlenmiş olan G-Rough’sa, Roma'nın kalbinde bir mücevher gibi. İlk olarak 1600'lerde inşa edilmiş ve 19. yüzyılın sonunda yenilenmiş olan G-Rough, 400 yıllık geçmişiyle, konuklarına gerçek anlamda bir Roma deneyimi yaşatıyor. Biz de, sanat ve vintage’a olan tutkumuzu bu yapılar aracılığıyla ortaya koyuyoruz. Böyle yerlerde çalışırken sınırları fırsata dönüştürmek büyük bir önem taşıyor. Başka işlevler için tasarlanmış bu özel yapılara saygı göstermek zorundasınız. Başta, otel olması asla düşünülmeyen Palazzo'lar da buna iyi bir örnek. Otel tasarımında başarının anahtarı mekânın özgünlüğüne tamamen saygı duymaktan ve tarihine sadık kalmaktan geçiyor.
Sanat, otelcilik anlayışınızda neden bu kadar kilit bir rol oynuyor?
Sanatın her zaman avangart ve ilerici bir dili olduğuna inanıyorum. Bu da; açık fikirli, deneyimlerin peşinde giden ve farklı olmaktan korkmayan meraklı bir izleyiciyi, ziyaretçi kitlesini beraberinde getiriyor. Sanat olmasaydı dünya fakir ve tatsız bir yer olurdu, sanatçılar olmasaydı olduğumuz yerde sayardık.
Sanatçılar Palazzo Daniele'ye geldiklerinde nasıl tepki veriyor?
Palazzo Daniele, güzelliği ve tarihiyle kendi başına bir ilham kaynağı... Sanatçılar da burayı deneyimlemeye geldiklerinde bunu hemen hissediyorlar. Fransız Akademisi Villa Medici’yle yaptığımız iş birliği kapsamında sanatçıları, buraya özgü eserler yaratmaya davet ediyor, mekânla diyalog kurmalarını istiyoruz. Her yıl, Temmuz ayında gerçekleşen Capo d'Arte sanat etkinliğiyle de bu iş birliğini kutluyoruz.
G Rough’ta iş birliği yaptığınız İtalyan sanatçılar ve öne çıkan işleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Otelin oluşum aşamasına katılmaları için birçok İtalyan sanatçıyla iş birliği yaptık ve onları G-rough'a çağırdık. Bu süreçte; Davide D'Elia, binanın restorasyonu sırasında iskeleyi gizlemek için bir eser yarattı. Achille Filipponi, gerçekleşen dönüşümün her anını fotoğrafladı ve "Vestiges" ismini verdiği fotoğraf kitabını derledi. Pietro Ruffo, ziyaretçilere rehberlik eden bir duvar kağıdı tasarladı. Giuseppe Pietroniro, binanın farklı katlarına duvar resimleri yaptı. Gianni Piacentini, "gökyüzünden" başlayarak katları neon ışık ile numaralandırdı ve ready-made’lerini duvarların içine oydu. Gioacchino Poltrelli, süitlerimizden birinin içine bir resim galerisi kurdu. Palazzo Daniele'deki odalar, fotoğrafçı Simon D'Exea tarafından tasarlanan ışık kutularıyla aydınlatılıyor. Luigi Presicce'ye ait bir lamba ve Andrea Sala'nın duş heykelinden oluşan eserler de sanat koleksiyonumuzu zenginleştiriyor.
Röportaj SEVAL AKBULAK Fotoğraf SERENA ELLER
Curated No.14'ü satın almak için tıklayın.