arrow-left icon arrow-right icon behance icon cart icon chevron-left icon chevron-right icon comment icon cross-circle icon cross icon expand-less-solid icon expand-less icon expand-more-solid icon expand-more icon facebook icon flickr icon google-plus icon googleplus icon instagram icon kickstarter icon link icon mail icon menu icon minus icon myspace icon payment-amazon_payments icon payment-american_express icon ApplePay payment-cirrus icon payment-diners_club icon payment-discover icon payment-google icon payment-interac icon payment-jcb icon payment-maestro icon payment-master icon payment-paypal icon payment-shopifypay payment-stripe icon payment-visa icon pinterest-circle icon pinterest icon play-circle-fill icon play-circle-outline icon plus-circle icon plus icon rss icon search icon tumblr icon twitter icon vimeo icon vine icon youtube icon

Murat Türkili

Murat Türkili

Üniversiteden beri Beymen’desin. 30 senenin ardından kendi markan MT1012’yi çıkarmak ve Beymen’leyolları ayırmak nasıl hissettiriyor?

Otuz sene bir çatı altında, her dönemin ve sürecin kendine özgü getirdiklerini göğüsleyip şartları en doğru şekilde yönetmeye çalışıyorsunuz. Her ne kadar kreatif direktörlük işin yaratıcı taraflarını benimser gibi görünse de özünde problem çözmek tasarımın ve öncü düşüncenin temelini oluşturuyor. Ülkemizdeki kurumsal ortamlar sahip oldukları çok katmanlı ve kompleks yapıları sebebiyle maalesef yaratım sancıları için en ılımlı ortamı sunmuyorlar. Bu yüzden kendini tam olarak ifade edemiyorsun. Doğru ve heyecan verici bulduğun şeyler için bastırman gerekebiliyor. Ticari baskı ve karlılık dünyanın her yerinde evrenselleşmiş bir kaygı olmasına rağmen yurtdışında tasarımcılara hem daha geniş bir özgürlük alanı sunuluyor hem de kişilere daha çok yetki veriliyor. Bunun özünde, kültürlerinde sanatın ve tasarımın yeniyi bulma, problemlere cevap olabilme araçları olarak özümsenmesi var; tasarıma bir taviz veya kişisel bir kapris gibi bakılmıyor. Otuz yıl sonra, kendi adıma bir sergi yapıyorum. Bu sergi kiminle neyi birleştirir, nasıl bir evliliğe doğru gider bilmiyorum. Evlilik şart değil tabii; bu iş ile daha özgürleşebilir, kendimi daha çok anlatabilirim. Her ne kadar yeni başlangıçlar biraz rahatsız edici olsa da üstlenilmesi gereken heyecanlı bir macera...

Pandemi bu kararında etkili oldu mu?

Salgın sonrasında kendime bir alan yaratmak istedim. Gümüşsuyu’ndaki Ayaspaşa Palas’taki gibi bir ofise ihtiyaç duyuyordum; bunun için çok yer gezdim. ODTÜ’de tasarım öğrencisiyken, Behruz Çinici’nin oğlu hocam Can Çinici ile sohbet ederdik. Bu sohbetlerin birinde öğrendim ki üniversitenin inşaatı sırasında Behruz Çinici, “İnsanlar yaşadıkları mekanlarda şekillenirler ve o mekanlar kişileri tanımlar. Mesela ileride bir işletmeci olacaksan okuduğun yer, çalışacağın ortama benzesin” demiş. Nerede yaşamımı sürdürdüğüm, alanım benim için çok önemli. Kişisel olarak “Parisien” bir hayatı seviyorum ve o tarzdan etkileniyorum. Burası da 1924’teParisli bir mimar tarafından yapılmış bir bina. İstanbul’da Paris’i yaşıyor gibiyim. Kendi başıma düşünüp hayal kurabildiğim bir yer olsun istemiştim ve bu gerçekleşti. Bununla birlikte, üretime ve paylaşmaya teşvik eden bir alan yaratmak istedim Bu alanı, sanat ve moda sektörünün farklı alanlarında hizmet veren herkesin, özellikle de gençlerin bir araya gelebildiği fiziksel bir alan olarak da kullanacağız. Bu alanı dijital platformda “Creativesubjects” isimli bir web sitesi ile destekliyoruz. Yaratıcı gençlerin sektördeki önemli insanlarla iletişime geçebilme şansı olacak. Eğitimin dışında, bunun gibi mekanlarda, platformlarda insanların birbirleriyle etkileşime geçebilmesi ve vizyonlarını genişletebilmesi çok özel ve gerekli bir şey.

ODTÜ’de Endüstriyel Tasarım okudun...Modaya ilgin nasıl başladı?

Üniversite birinci sınıftayken Fransız bir hocam vardı. Onunla Fransız haftası kapsamında bir etkinlik yaratalım dedik. Konu, kullanılmış malzemelerin yeniden hayata kazandırılmasıyla ilgiliydi. Benim projem de mimarlık fakültesinin o zamanlar çok önemli ve kapsamlı olan partisinden geri kalan atık malzemelerle kıyafetler yapmaktı. ODTÜ modern dans topluluğunun benim tasarımlarımı sergilediği bir defile yaptım. Ankara Beymen Mağaza Müdürü Betigül Selçuk ile birlikte Beymen’den gelen birkaç temsilci defilemi çok beğenip beni İstanbul’a, Beymen’in üst düzey yöneticilerinin katıldığı fikir toplantılarına davet ettiler. Defileyi orada kasetten gösterdim ve o zamanlar hayatımıza girmemiş bir terim olan “upcycling” fikrimi anlattım; çok beğendiler ve iş teklif ettiler. Böylece Ankara Beymen’de staja başladım.

Röportaj DAMLA KÜRKLÜ Derleyen Özgür GÖNDİKEN 

Curated No.16'yı satın almak için tıklayın.

Read more

Ceylin Türkan Bilge

Ceylin Türkan Bilge

SUNNEI

SUNNEI

Safa Şahin

Safa Şahin

Your Cart

Your cart is currently empty. Click here to continue shopping.