Sharan Pasricha

Açıldığından beri Miami’nin kült otelleri arasında yer alan Delano, 2025 sonlarına doğru yenilenerek şehre geri dönmeye hazırlanıyor. Delano için neler değişti ve nasıl bir yeni dönem başlıyor?
Delano ilk olarak 90’lı yılların ortalarında sahneye çıktı ve yalnızca Miami’yi değil, bugün bildiğimiz “bir yaşam alanı yaratma” konseptiyle gelişen konaklama anlayışını ateşledi. Yakın zamanda açtığımız Delano Dubai ve yenilenerek tekrar Miami sahiline dönecek olan Delano Miami Beach, markanın evriminde yeni bir döneme işaret ediyor. Günümüz Delano’su, müdavimlerinin tanıdığı ve sevdiği o benzersiz estetik imzayı taşıyor. Aynı zamanda yeni ve heyecan verici bir lüks yaşam tarzı anlayışına da öncülük ediyor.
Delano’yu iki yıl önce Paris’e de taşıyarak markanın ilk metropol konseptini oluşturdunuz. Sahilden şehir yaşamına geçişin ve Maison Delano Paris’in arkasında nasıl bir hikaye var?
Delano ilk açıldığında sahil resort’uydu; fakat asla sadece lokasyonla sınırlı kalmadı. Maison Delano Paris, şehirle buluşan bir Delano deneyimini sıfırdan kurgulamamıza alan açtı. Delano imzası korunurken tamamen şehir yaşamına uygun, yeni bir konsept yaratıldı. Özü itibarı ile Delano, her zaman beklentileri yıkan bir isim oldu. Bu dönüşümün bizim için doğal bir evrim olduğunu söyleyebilirim.
Delano’nun üçüncü adresi ise Dubai’de açıldı. Yeni bir şehirde olmaktan, Dubai’deki misafirperverlik anlayışından ve sizin sunduğunuz deneyimden bahsedebilir misiniz?
Dubai hızla gelişen ve son derece rekabetçi konaklama kültürüne sahip bir şehir. Ama her şeyin mevcut olduğu bu şehirde bile Delano’nun getireceği yeni ve yaratıcı vizyon için büyük bir açık vardı. Delano Dubai, şıklığı dinamizmle bir araya getirerek bambaşka bir deneyim sunuyor; sofistike ama içgüdüsel, yerel ama evrensel.
Bu üç destinasyon birbirinden çok farklı dokulara sahip. Sizin için bu şehirlerin ortak bir ilham kaynağı var mı?
Delano’nun en güçlü yönü, bulunduğu yerden bağımsız olarak bir destinasyon hissi yaratması. Miami’deki ilk otel sadece konaklama anlayışını değil, tüm kültürel ve yaratıcı sahneyi etkisi altına aldı. Delano’nun eşsiz ruhu, dünya çapındaki yaratıcı kitleler için doğal bir çekim alanı oldu. Bugün Paris ve Dubai’de de aynı etkiyi görüyoruz.
Ennismore kurucusu ve Delano CEO’su olarak yeni bir lokasyon seçerken aradığınız kriterler neler oluyor?
Her zaman bulunduğumuz pazarda farklılık yaratabileceğimiz bir boşluk arıyoruz. Delano’nun doğasında “ilk olma” ve dönüştürme arzusu var.
Delano’yu bir konaklama markası olmanın ötesine taşıyan unsurlar neler?
Delano ilk gününden beri sadece bir otel değil, bir yaşam alanı. Özgüvenli tavrıyla bir akım yarattı, yaratıcı çevre tarafından benimsendi ve modern konaklama anlayışına yön verdi. Bugün Delano Dubai de aynı çizgide ilerliyor: Göz alıcı sosyal buluşma alanları, yaratıcı barları ve wellness konseptiyle Delano hikayesinde yeni bir sayfa açıyor.
Delano Miami’deki Philippe Starck imzası ve Art Deco etkisi yıllar içinde bu mekanı bir tasarım kültü haline getirdi. Bu estetik yeni destinasyonlara nasıl yansıyor?
Delano Dubai’nin iç mekanlarında, Miami’deki ilk otelin zarif sadeliği yeniden yorumlandı. Ama bu sadece nostaljik bir yorumdan ibaret değil. Philippe Starck’ın o dönemdeki vizyoner yaklaşımı gibi biz de yenilikçi bir bakış getirmek istedik. Markanın klasik öğelerini zamansal ve mekansal bağlamla yeniden kurguladık. Örneğin, bir Delano klasiği olan “her gün bir elma” ritüeli, her odaya özel şık sunumlarla yeniden tasarlandı.
2007’de Lenny Kravitz’in tasarladığı Florida Room, Delano Miami’nin sofistike ruhunun bir örneği. Yenilenen Delano’da da benzer yaratıcı alanlar olacak mı?
Henüz tüm detayları paylaşamasak da Miami Beach’teki yeni açılış için çok özel restoran ve bar iş birlikleri üzerinde çalışıyoruz.
Röportajın tamamı No.30 sayısında!
Röportaj Yağmur Baki