Andy Szymanowicz
Çiftçilik serüveniniz nasıl başladı?
Çiftçilikte kariyer yapmaya karar verdiğimde yirmi yaşında bile değildim. Doğayla ve bitkilerle birlikte büyümek bu kararımda etkili oldu. Aileden gelen bir meslek olmadığı için de “birinci nesil çiftçi” sayılıyorum. 90’lı yıllar Amerika Birleşik Devletleri’nde organik tarım hareketinin yeni başladığı dönemlerdi. Çiftçilikle ilgili çalışmaya, mesleği öğrenmeye ve bunu yaşam tarzı haline getirmeye o zamanlarda başladım. O dönemden sonra da, organik tarım gitgide popülerlik kazandı.
Bahçe tasarımında neleri dikkate alıyorsunuz?
Bir otel ya da restoran tasarladığınızda misafirlerin mekânla olan etkileşimini de tasarlamış oluyorsunuz. “Farmscape” adını verdiğim sistem; çiftliğin nasıl göründüğü, bitkilerin nasıl yetiştirildiğini anlatan bir üretim yöntemi. Tasarım odaklı bakış açımızla bu sürecin güzelliğini ortaya çıkaracak şekilde çalışmalar yapıyoruz. Böyle bir yaklaşımı büyük ölçekli çiftliklere uygulamak pek mümkün değil. Bu modelle, misafirler bir şey yetiştirmenin nasıl özel bir his olabileceğini anlıyorlar.
Sizce peyzaj mimarı ile peyzaj tasarımcısı arasındaki farklar neler?
Peyzaj mimarlığı işin daha çok tekniği, lojistiği ve bilgisayarda üç boyutlu tasarım yapma süreciyle ilgiliyken; peyzaj tasarımcılığı toprağı anlamak, bitkilerin nasıl bir araya gelmesi gerektiğini bilmek ve onunla duygusal bir ilişki kurmakla ilgili. Bir mimar gibi bilgisayarla üç boyutlu görselleştirme yapmasak da, tasarımlarımın modellemeleri, haritalamaları ve çizimleri konusunda mimarlarla birlikte çalışıyoruz. Bunun yanında, birçok projeye danışmanlık veriyorum. Uzun ya da kısa dönemli restorasyon çalışmalarına katılıyor, dahil olduğum projelere farklı bir vizyon katmaya çalışıyorum. Beni heyecanlandıran ve tutku duyabileceğim her işi yapmaya çalışıyorum.
Biraz organik tarımdan bahsedersek; yaygın olan kimyasal böcek ilaçlarının yerine uyguladığınız çevre dostu uygulamalar var mı?
Organik tarım; sentetik içerikli gübreyi, tarım ilaçlarını, büyüme düzenleyicileri ve hayvan yem katkısı kullanımını yasaklayan ya da büyük ölçüde bunlardan kaçınan bir üretim sistemi. Bu sistem; toprağı işlemek ve verimliliğini korumak, bitkilere besin maddeleri sağlamak, zararlı böcek, yabancı ot ve hastalıkları kontrol etmek gibi süreçlerden oluşuyor. Bizler de organik çiftçiler olarak, üretimde kimyasal ilaçlar kullanmak yerine çevre dostu uygulamalar izliyoruz. Farklı tuzaklar kurgulayarak faydalı böceklerle, zararlıları ayrıştırıyor, bitkilerin sağlıklı kalmasını sağlıyoruz. Bu bakış açısına göre; doğada bulunan her şeyin bir anlamı ve amacı var. Toprakta, doğada ve bitkilerde dengeyi sağlamak önemli.
Röportaj SEVAL AKBULAK
Curated No.14'ü satın almak için tıklayın.