Hazırladığın defileler sıradanlıktan uzak, adeta bir film setini andırıyor. Sinematografik bir gözünün olduğunu söyleyebilir miyiz?

İtalyan olduğumdan mıdır bilmiyorum ama dramaya, negatif veya pozitif fark etmez, büyük olaylara bayılırım. Arkadaşlarım sinematografik bir gözüm olduğunu söyler. Ermenegildo Zegna’nın 2019 İlkbahar/Yaz defilesine gelince, bu şov için aslında oldukça stresli bir hazırlanma süreci geçirdiğimizi itiraf etmeliyim. Defile başlamadan önceki iki gün boyunca inanılmaz bir yağmur vardı. Alternatif bir mekan ayarlamıştık fakat Palazzo Mondadori kadar güzel değildi. Bir de burada hava 21.25’te tamamen kararmış oluyor. Bu da demek oluyor ki gün batımının yaratacağı etkiden ve ışıktan faydalanabilmemiz için 15 dakika sürecek defilenin en geç 21.05’te başlaması gerekiyordu. Defilenin 21.08 veya 21.10’da başlaması tam bir felaket olurdu. Bizden önceki defile sarkacak ve biz gecikeceğiz diye epey korktuk ama halloldu. Neyse ki zaman ve hava problemleri yaşamamıza rağmen bu işten de başarıyla çıktık.

Ermenegildo Zegna için Javier Bardem ve Robert De Niro gibi dünyaca ünlü isimlerle iş birliği yaptınız...

Bence bir işte başarılı olmanın en önemli sırrı, beraber iş yaptığınız insanlarla kurduğunuz sağlam ilişki. Eğer o bağlantıyı doğru bir şekilde kurabilir ve ilerletebilirseniz yol boyunca karşılaşacağınız problemlerin çözümü için fikir ayrılığına düşme ihtimaliniz de bir o kadar azalır. Gildo Zegna harika bir insan, bana ilham veriyor. Gildo’yla geçmişe dayanan bir arkadaşlığımız var. Birbirimizi uzun süredir tanıyoruz ve çoğu şey hakkında benzer fikirlere sahibiz. Mesela Ermenegildo Zegna markasının yeniden şekillenmesinde büyük rol oynayan “Couture”, “Z Zegna” ve “Zegna Sport” koleksiyonları için fikir alışverişinde bulunmuştuk. Bu koleksiyonları birbirinden bağımsız olacak şekilde yaratırken aynı zamanda tek bir marka imajını yansıtmasına dikkat ediyorduk. Markanın kendisini ve oluşturmaya çalıştığı yaşam biçimini de en iyi bu iki önemli aktörle yansıtabilirdik diye düşünüyorum. Robert De Niro, Javier Bardem ve çalıştığımız diğer yıldızları da hesaba katarak söyleyebilirim ki bu isimler zaten Ermenegildo Zegna’ya çok da uzak isimler değil. Ermenegildo Zegna’yla daha önce karşılaşmış, ürünlerini kullanmış isimler. Marka imajının pekişmesinde maskülen tarz benimsemiş bu aktörlerin büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. 

Eskiden moda denince akla kadınlar ve kadın kıyafetleri gelirdi. Sanırım bu duruma kadın koleksiyon tasarımlarının yeniliklere daha açık olmasının etkisi büyük. Fakat bugünlerde aynı durum erkek koleksiyonları için de geçerli; geleneksellikten uzak, esnek tasarımlar göze çarpıyor. Erkek modasının geleceği hakkında neler düşünüyorsun?

Kadın modası yıllardır sahnede ve erkek modası hep onun gölgesindeydi. Fakat bugün her ikisinin de göz önünde olduğunu görüyoruz. Bu durumu çağımızla da bağdaştırabiliriz; medya sayesinde dört bir yandan imaj bombardımanına tutuluyoruz. İnsanlar internetin etkisiyle sürekli yeni şeyler görüyor ve keşfediyor. Artık insanlar daha çok marka biliyor ve bu markalara erişim çok daha kolay. Bizim müşterilerimiz de her geçen gün yeni ve farklı olana daha sıcak bakıyor.

Erkek modasının geleceği hakkında bir diğer önemli konu da bence sürdürülebilirlik. Ermenegildo Zegna markasının DNA’sında doğaya saygı var. Sürdürülebilir üretimde daha az su ve kimyasalın kullanılması, etrafa daha az zarar verilmesi gibi konular öne çıkıyor. Fakat bunların sağlanması için uygulanan sistem, ürünün maliyetini artırdığı için pek çok marka bu yöntemi tercih etmiyor. Tabii her marka eninde sonunda bu konuya önem vermek zorunda kalacak çünkü bilinçli tüketici sayısı artıyor ve beklentiler de aynı ölçüde yükselişte.

Röportaj DAMLA KÜRKLÜ

Curated No.3'ü satın almak için tıklayın.