2001 yılında n.d.c made by hand’i kurdun, ardından Zannier Hotels geldi. Bize biraz bu süreçten bahseder misin? 

16 yıl önce bir arkadaşımla n.d.c. made by hand’i kurduk. El yapımı ve kaliteli ayakkabılar yapıp tüm dünyaya satıyorduk. n.d.c. made by hand’i kurduktan sonra birkaç yıl aile şirketimizde çalıştım. Bu sırada seyahatlerimde aradığım standartlarda oteller bulmadığımı ve sektörde böyle bir açık olduğunu gözlemledim. Böylece beklediğim standartta otelleri müşterilerle buluşturmak üzere Zannier Hotels’i kurdum ve yedi senedir de bu kaliteyi korumaya çalışıyorum. Zannier Hotels ve n.d.c made by hand bambaşka sektörlerde hizmet verseler de iş planlarında ortak özelliklere sahipler. İki marka için de önceliğim kalite standartların korumak.  

Le Chalet, Zannier Hotels bünyesinde açtığın ilk otel. Proje nasıl gelişti? 

İlk otelimizi açarken gayrimenkul fırsatlarını değerlendirmek istedik. Birtakım teklifler alsak da işin yatırım kısmına daha fazla önem verdiğimiz için reddediyorduk. Bu esnada Le Chalet’in şu anda bulunduğu arazi büyük bir fırsat olarak karşımıza çıktı. Arazinin konum olarak evime, ofisime yakın oluşu ve çok büyük olmayışı da harikaydı.  Bu nedenlerden dolayı ilk olarak Le Chalet Zannier’i  Megève’de açmaya karar verdik. 

Kamboçya’da da bir otelin bulunuyor. Buraya yaptığın ilk seyahati hatırlıyor musun? Ya da burada bir otel açmaya nasıl karar verdiğini? 

Kamboçya, inanılmaz bir kültüre sahip. Lokaller için insan ilişkileri çok önemli. Oldukça zorlu şartlara sahip bir ülke olmasına rağmen Kamboçya’da herkes güler yüzlü, kibar, cömert ve mutlu. Kamboçya, kültür turizmi için çok özel bir yer fakat bu kültür turizmini destekleyecek standartlarda resort’lar yok. Bu nedenle insanlar genellikle Kamboçya’ya birkaç gün uğruyorlar. Fakat birkaç gün konaklama, buradaki zengin kültürü keşfetmek için oldukça az bir süre. Kamboçya’daki lodge’u açarak bu büyük problemi ortadan kaldırmayı hedefledik. Amacımız, ziyaretçilerin belli kalite standartlarını sağlayacak bir resort ile kalış sürelerini uzatarak buradaki kültürü daha yakından tanımalarına fırsatı yaratmaktı. Böylece ziyaretçilerin resort’un hizmetlerinden yararlanmalarını sağlamanın dışında civardaki tapınakları, tarihi eserleri ve Kamboçya’yı keşfetmelerini sağlamak için bir altyapı kurduk. Artık 10–14 günlük rezervasyonlar alıyoruz ve bu çok sevindirici.  

Peki Namibya’ya ilk kez ne zaman gittin? Lodge’u açmaya ziyaretin sırasında mı karar verdin?  

Namibya’nın hikayesi üç yıl önce Kamboçya’daki resort’umuz Phum Baitang’da beş ay kadar süreyle ailesiyle misafirimiz olan Angelina Jolie’nin teşviğine dayanıyor. Phum Baitang’da ziyaretinde bir gün bir şeyler içerken bana Namibya’dan bahsetti. Oraya bayılacağımı, orada arkadaşları olduğunu ve istersem onlarla iletişime geçebileceğini söyledi. Oradaki kuruluşların hayvan haklarını koruma amacıyla yürüttükleri kampanyaları ve Phum Baitang’a benzeyen konsept otellerini duyunca Namibya’da otel açma fikri aklımı kurcalamaya başladı. Daha sonra Namibya’ya gittim ve Angelina’nın haklı olduğunu anladım. Geçen sene inşasına başladığımız otelin bugün konuklarımızı ağırlayabildiğini görmek beni gerçekten mutlu ediyor.  

Röportaj DAMLA KÜRKLÜ 

Curated No.3'ü satın almak için tıklayın.