Pierre Yovanovitch
Dünyada bulunmaktan en çok mutluluk duyduğunuz yer neresi?
Hayatım boyunca birçok yere seyahat etme lüksüne sahip oldum. Ve dünyada gözüme çarpan pek çok büyüleyici köşe oldu. Ama yine de günün sonunda, Provence'taki evim Château de Fabrègues'e her zaman geri dönüyorum. Burası benim için gençleştirici bir yer; köpeklerime ve birçok çiftlik hayvanına ev sahipliği yapıyor. Bununla birlikte, hem ailemle hem de arkadaşlarımla yeniden bağlantı kurabilmemi sağlıyor.
Pierre Yovanovitch iç mimar olmasaydı bugün kim olurdu?
Bu zor bir soru. Sanırım bahçıvan veya peyzaj tasarımcısı olurdum. Doğada olmayı ve bahçeyle ilgilenmeyi seviyorum. Benim için yaratıcı bir çıkış olarak en doğal alternatif bu gibi görünüyor.
Yetiştirilme tarzınız yaratıcılığınızı nasıl şekillendirdi?
Kendimi bildim bileli, mekansal tasarımı hep merak etmişimdir. Gençken, yaşadığım yerin havasını değiştirmek için odadaki mobilyaları sık sık yeniden düzenlerdim. Bu merakı keşfedecek yaratıcı alana sahip olmak, açıkçası beni şekillendiren bir şey oldu. Ve tabii ki büyüdüğüm bölge olan Provence'ın doğal manzarasından çok etkilendim. Plateau de Valensole'nin lavantalarının hoş kokulu, parlak duyusal patlaması… Provence'ın doğasının güzelliği ile yer yer düşmanca dahi algılanabilen sertliği ve içe kapalılığı arasındaki kontrastı, son derece ilham verici buluyorum. Hepsi benim DNA'mda.
Çalışmalarınızda sıklıkla sezgiden bahsediyorsunuz... Bu neye bağlı?
Bence sezginiz, daha çok altıncı hisse dayanan, doğuştan gelen bir duyarlılık veya içgüdüsel bir his.
İşinizin ve tasarım felsefenizin ardındaki yaratıcı süreci nasıl tanımlıyorsunuz? Bu bağlamda güzelliğin rolü nedir?
Yaratıcı sürecin, işlevsellik ve hayal gücü arasındaki dengede yattığını söyleyebilirim. Hem mobilya tasarımlarımda hem de iç mekan çalışmalarımda son kullanıcıya hizmet edecek ve hayatlarını bir dereceye kadar iyileştirecek bir şey yaratmaya çalışıyoruz. İster rahat bir koltuk olsun -ki bu düzgün bir şekilde uygulanması en zor tasarımlardan biri- isterse de bir ailenin günlük ihtiyaçlarını karşılaması gereken bir ev olsun. Bir projeye güzellik ve hayal gücü katarken bu işlevselliği dengelemek başlı başına bir zanaat.
İlhamınızı neler besliyor?
Opera, doğa, sanatçılar ve iş yerinde etrafımı saran diğer yaratıcılar, benim ilham kaynaklarım.
Geçmişten ya da günümüzden sizi en çok etkileyen tasarımcılar kimler?
Pratiğimin erken dönemlerinden itibaren, 1920'lerde Axel Einar Hjorth ve Gunnar Asplund'un merkez figürler olduğu "Swedish Grace" tasarım hareketi ve 20. yüzyılın başlarındaki Amerikan tasarım anlayışı beni çok etkiledi. Özellikle Paul Lazlo’nun çalışmalarından çok ilham aldım. Terrence Harold Gibbings, James Mont ve Harvey Probber gibi isimler ise beni etkileyen diğer yaratıcılardan yalnızca birkaçı.
Röportaj SEVAL AKBULAK
Curated No.21'i satın almak için tıklayın.