Chahan Minassian
Chahan Minassian, çocukluğunda hayalperest bir kişiydi mi?
Evet, her zaman hayallerin gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyordu. Ve her zaman bir üretim ve başarı sürecinin içinde etkili sonuçlar elde ediyordu.
Satın aldığınız ilk tasarım objesi neydi ve hala ona sahip misiniz?
1988’de Jean-Philippe Gleizes tarafından tasarlanan eşsiz ve heykelsi bir altın koltuk olan “Orque”. Hala Paris’teki oturma odamda duruyor.
Evdeki favori köşeniz neresi?
Venedik’teki evimin Büyük Kanal’a bakan terası.
Dünyada herhangi biri için tasarım yapma fırsatınız olsaydı, kim olurdu?
Müşteri listem zaten yeterince olağanüstü, bu yüzden sanırım sahilde kendi kulübemi tasarlıyor olurdum!
Bir mekana “couture” bir etki nasıl kazandırılır?
Mimari çerçeveyle başlayın, ardından tüm katlar ve iç tasarım yapılarıyla devam edin. Her mobilyayı, aydınlatmayı ve aksesuarı detaylı bir şekilde inceleyin ve tüm formları mekana özgü tasarlayın!
Sizi tanımlayan tasarımcı, galerici, koleksiyoner, küratör gibi pek çok sıfat varken, siz kendinizi bir “göz” olarak tanımlıyorsunuz. Bundan ne anlamalıyız?
Gözüm, benim zoom’um. Uzaktan ve yakından yakaladığım, seçtiğim, kalibre ettiğim ve işlediğim şeyler, kendime özgü estetik anlayışımı oluşturuyor.
İç mimarlık kariyerinize nasıl başladınız? İlk projenize ya da tasarım deneyiminize geri dönebilir miyiz?
Hikayem, 12 yaşındayken babamın mücevher mağazalarına, hayallerimdeki sahnelere, Fransa’daki televizyon setlerine ve tabii ki iç mekan manzaraları yaratmakta usta Ralph Lauren için Avrupalı bir kreatif direktör olarak çalıştığım ilk işime kadar uzanıyor.
Tasarım stilinizi “Chahan tarzı” olarak tanımlıyorsunuz. Bu tarzda öne çıkan temel unsurlar neler?
Mimariden en küçük aksesuara kadar; tasarım ile belirli bir yaşam tarzını buluşturan, dokuların ve tek renk kullanımının öne çıktığı, kültürel koleksiyonlarla zenginleşen kişisel bir imza…
Tasarım sürecinizi nasıl tanımlarsınız?
Göze hoş gelen, her zaman iyi orantısı olan, konforlu, şehvetli ve dingin iç mekanlar yaratmayı seviyorum. Her parçayı ayrı ayrı sevmeyi ve daha sonra diğer seçimlerle birleştirebilmeyi de ayrıca önemli buluyorum. Ben “depoları” dolu, takıntılı, dürtüsel bir koleksiyoncuyum. Seçtiğim parçalar, bazen bir iç mekan tasarımının başlangıç noktası olabiliyor.
Röportaj SEVAL AKBULAK Portre Fotoğrafı MILAN VUKMIROVIC Fotoğraflar AGENCE PHAR