arrow-left icon arrow-right icon behance icon cart icon chevron-left icon chevron-right icon comment icon cross-circle icon cross icon expand-less-solid icon expand-less icon expand-more-solid icon expand-more icon facebook icon flickr icon google-plus icon googleplus icon instagram icon kickstarter icon link icon mail icon menu icon minus icon myspace icon payment-amazon_payments icon payment-american_express icon ApplePay payment-cirrus icon payment-diners_club icon payment-discover icon payment-google icon payment-interac icon payment-jcb icon payment-maestro icon payment-master icon payment-paypal icon payment-shopifypay payment-stripe icon payment-visa icon pinterest-circle icon pinterest icon play-circle-fill icon play-circle-outline icon plus-circle icon plus icon rss icon search icon tumblr icon twitter icon vimeo icon vine icon youtube icon

DAVE ASPREY

DAVE ASPREY

“Biohacking’in Babası” olarak biliniyorsunuz ve bu sektörde 20 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteriyorsunuz. Her şey nasıl başladı?
136 kilo ağırlığındaydım. 14 yaşındayken her iki dizimde de romatoid artrit vardı ve 20’li yaşlarımın ortalarına geldiğimde doktorum kalp krizi riski taşıdığımı söyledi. Bu sorunlar beni çok korkuttu. Doktorumun önerdiği her şeyi yapmama rağmen belimin kalınlığı hala 117 cm idi. Doktorumun bana yardımcı olmayacağını fark edince onunla yolumu ayırmaya ve durumu kontrol altına almaya karar verdim. Vücudumu ve zihnimi geliştirmek için kendi araştırmalarıma başladım ve Silicon Valley Sağlık Enstitüsü’ne katıldım. Orada, 70’li ve 80’li yaşlarında olup çoğu 30 yaşındaki insandan daha iyi bir sağlık durumuna sahip olan insanlarla tanıştım. İlk elden aldığım bilgiler, bana küresel bir hareket başlatmamda yardımcı oldu: Biohacking!
2 milyon dolar harcayarak neyin işe yaradığını, neyin yaramadığını denedim ve öğrendim, böylece sizlerin artık bir çaba harcamasına gerek yok. Kendi mikrobiomumu geliştirmek için erkek organlarıma kök hücre enjeksiyonlarından kancalı kurt yumurtası yutmaya kadar her şeyi denedim. Biohacking’i dünyayla paylaşmak istediğim için de 2010 yılında bir blog yaratmaya karar verdim ve 2011’de ilk biohacking konferansını düzenledim. O zamandan beri New York Times en çok satanlar listesine giren dört kitap yazdım, ödüllü bir podcast başlattım ve kahveye karıştırılan tereyağını popüler hale getirdim. Biohacking artık 28 milyar dolarlık bir endüstri ve hızla büyüyor.


Uzun bir ömür ve daha iyi yaşlanma arzusu, sizin çalışmalarınızla beraber evrildi. Bugünün biohacking dünyasına zemin hazırlayan dönüm noktaları nelerdi?
En etkili dönüm noktalarından biri, beyinlerini ve bedenlerini geliştirmeye kararlı benzer düşünen insanların bir araya gelmesi oldu. 2011’de San Francisco’da bir barda ilk biohacking konferansını başlattım. Yıllar içinde bu konferans sadece bir topluluk alanı değil, aynı zamanda yenilikler, bilim dünyasından yükselen sesler ve markalar için de bir platform haline geldi. Şimdi ise dünyanın en büyük ve en iyi biohacking etkinliği...


Son kitabınız “Smarter Not Harder”da sağlıklı yaşam ve akıllı yaşlanma konusunu bir araya getirdiniz. Bu kitaptan günlük hayatımıza uygulayabileceğimiz bazı temel prensipler nelerdir?
“Smarter Not Harder” kitabında öğrettiğim ana prensip, “eğri eğim biyolojisi” olarak adlandırdığım bir kavram. İnsanların, “Eğer bir şey iyiyse, daha fazlası daha iyidir” düşüncesine sahip olma eğilimi vardır; bir mil koşmak iyiyse, maraton koşmak kesinlikle daha iyi olmalıdır gibi. Ancak bu doğru değil. Vücudunuz yaptığınız iş miktarını umursamaz. Önemli olan bir stresörün ne kadar hızlı aktive olduğu, yoğunluğu ve bu geçici stresör kaybolduktan sonra vücudunuzun normale dönme süresidir. Kısa ama yoğun bir stresör örneği, yüksek yoğunluklu aralıklı antrenmandır; 30 saniye boyunca maksimum hızda koşup sonra toparlanmak için yavaş yürümek. Bir diğer örnek ise -80°C’de 3 dakika geçirdiğiniz kriyoterapidir (cryotherapy). Sadece 3 dakika sürse de yoğun bir deneyimdir. Bu kısa ama yoğun stresörler, vücudunuza zayıf hücrelerinizi temizleyip yenilerini ve sağlıklı olanları büyütmesi için güçlü bir sinyal gönderir. Eğri eğim biyolojisini benimsemenin sonucunda, daha az acı çekersiniz, zaman ve enerji tasarrufu sağlarsınız ve daha güçlü hale gelirsiniz.


Hangi takviyeleri günlük olarak alıyorsunuz?
Aldığım takviyelerin listesi kendi biyolojime dayalı olarak sürekli değişiyor ve evriliyor. Herkesin vücudu benzersizdir; beni güçlü kılan takviyeler, sizde istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Ancak, neredeyse herkesin fayda görebileceğine inandığım birkaç takviye var. Bunlar kendi markam Suppgrade Labs’den her gün aldığım, Vitamin D.A.K.E. ve Minerals 101.


NAD+ ve NMN sağlık meraklıları arasında popüler ancak oldukça pahalı olabiliyor. Benzer faydaları sunabilecek daha uygun alternatifler var mı?
Araştırmalar, vücudunuzun NAD havuzuna farklı yollarla katkı sağlayabilen birkaç NAD öncüsü olduğunu gösteriyor. Bunlar arasında NMN, NR (nikotinamid ribosid) ve niasinamid (B3 vitamininin bir formu) bulunuyor. Bütçeniz kısıtlıysa, niasinamid oldukça ucuzdur ve NAD seviyenizi yükseltebilir.


Uzun ömrü desteklemek için üç optimal takviye seçmeniz gerekse, hangilerini önerirsiniz?
Uzun ömrü destekleyen en iyi üç takviye; vitaminler D, A, K ve E, mineraller ve glutatyon. Uzun yaşamak istiyorsanız, bu temel besin maddelerini almalısınız.

Röportaj: Zeynep Berdan

Röportajın tamamı No.27 sayısında! 

Read more

YAMAN ERTURAN

YAMAN ERTURAN

Gülse Birsel

Gülse Birsel

Your Cart

Your cart is currently empty. Click here to continue shopping.