MELİSA SABANCI TAPAN
Melisa Sabancı çocukken nasıl biriydi ve bugünkü manifestosunu neler besliyor?
Şefkatli ve meraklı bir çocuktum. Doğayı ve hayvanları çok severdim, hala seviyorum. O yaşlarda korkuyu pek deneyimlememişim ki yılanından faresine kadar her hayvanı sahiplenirdim. Sanatla birlikte büyüdüm. Sakıp Sabancı Müzesi’nin yanı başında büyümek, hayatın bana sunduğu en büyük şanslardan biri oldu. Yaratıcı zekalara, farklı akademisyenlere ve bilim insanlarına ulaşabilmek merakımı zenginleştirdi.
Ailem bana küçük şeylerden mutlu olmayı öğretti. Güneşin batışını kutlamaktan tutun, dedemle bitkileri biçmeye kadar! Down sendromlu amcam Erel ile köpeklerle oynamak benim için paha biçilmezdi. Çevremdeki duyguları çok hızlı anlardım ve kolaylıkla sevgiyle yaklaşırdım. Şanslıydım çünkü sevme kapasitemin çok genişlediği bir çocukluk yaşadım. Bu deneyimlerim bugünkü manifestomu da besliyor; değer yargılarımın temelini oluşturuyor.
Bugünlerde şifa bulmak ve iyi hissetmek için neler yapıyorsun?
Yoğun bir tempoda yaşıyorum. Kendimi stresten arındırmak için bazı olmazsa olmazlarım, rutinlerim var. Bunlardan ilki nefes ve meditasyon çalışmalarım. Gerçekten faydasını görüyorum. Bunun dışında olabildiğince sağlıklı yaşamaya özen gösteriyorum; spor ve sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum.
Çok basit birkaç prensibim var. Bunlara sadık kalmanın çok faydasını görüyorum. Hayat üzerine tefekkür etmek için vakit ayırmak gerektiğine inanıyorum. Ayrıca dans etmek, farklı spor dallarıyla ilgilenmek, kitap okumak da bana kendimi iyi hissettiren şeyler. Tabii bir de köpeklerim var. Birbirinden çok farklı ve birbirinden tatlı köpeklerimle vakit geçirmek bana çok iyi geliyor.
İşletme bölümünün yanında psikoloji de okuyan biri olarak empati ve duygusal zeka, liderlik tarzında nasıl bir rol oynuyor?
Empati kurabilen liderlerin ekiplerinin ihtiyaçlarını daha iyi anladıklarına inanıyorum. Diğer yandan duygusal denge doğru kararlar alabilmek için kritik öneme sahip. Bu bağlamda açık iletişim kurabilme, aktif dinleme ve empatik cevap verme gibi becerilerin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Öz-farkındalık ve öz-regülasyon, motivasyon, empati ve sosyal beceriler sürekli olarak geliştirilebilecek yetkinlikler. Ben de bu doğrultuda sürekli öğrenme prensibini benimseyerek, öz-şefkatle hareket etmeyi tercih ediyorum.
Sanat ve kültür deneyimlerin için en favori şehirlerin nereler?
Sanat ve kültür deneyimlerim benim için oldukça değerli ve ilham verici. Farklı yerlerde edindiğim bu deneyimler, bana yeni perspektifler kazandırıyor ve yaratıcılığımı besliyor. Her şehrin kendine özgü sanatsal ifade biçimlerini ve kültürel etkinlikleri keşfetmekten büyük keyif alıyorum. Müzeler, galeriler ve konserler gibi etkinlikler sayesinde zengin ve çeşitli sanat dünyasını deneyimleme fırsatı buluyorum. Yakın zamanda gerçekleşen Venedik Bienali’nde Türkiye Pavyonu da dahil olmak üzere bienali görme fırsatım oldu. Bu yılki Venedik Bienali’nde sunulan yapıtların büyük bir bölümü bellek ve gelenek üstüne yoğunlaşmıştı. Türkiye’yi beş sanatçının temsil ediyor olmasından büyük mutluluk duydum..
Her bir seyahatimde yeni bir şeyler keşfetmek mümkün oluyor ve her biri, sanata olan tutkumun daha da derinleşmesini sağlıyor. Böylelikle yeni keşifler ve deneyimlerle zenginleşmiş bir benlikle geri dönüyorum; her yolculuk, Gate 27'deki kapılar gibi bana yeni bir kapı açıyor.
“Bir şehirde sanat olması, iyi korunmuş müzelerinin olması, oralara gitmeseniz de önemlidir" der Fran Lebowitz... Sanatsız bir şehir, modern anlamıyla bir metropol olabilir mi?
Bir şehrin karakterini belirleyen yegane unsurlardan birinin sanat olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle yanıtım, hayır. Sanat, bir şehrin kültürel zenginliğinin göstergesi. Toplumsal bağları bir araya getirmesi ile şehirdeki popülasyonun, bunun yanında şehir dışından çektiği popülasyonun en önemli belirleyicilerinden biri… Öte yandan sanatın, şehrin yaratıcılığını da besleyen önemli faktörlerden biri olduğunu düşünüyorum. Bir şehrin metropol sayılabilmesi için sahip olması gereken kalemlerin tamamı bunun gibi zincirleme bağlantılarla sanata varıyor.
Röportaj SEVAL AKBULAK
Curated No.26'i satın almak için tıklayınız.